Bir Cevaptır Ağlamak

Bir Cevaptır Ağlamak

Ağlamak, düşünülenin aksine bir güçsüzlük belirtisi değildir. Bir an için bile olsa insanın duygularının ve gözyaşlarının akıp gitmesi için kendine izin vermesi ne zamandan beri güçsüzlük olmuştur ki? Aksine bir şefkat göstergesidir bu duygularınıza. Gözyaşlarınıza sarılmaktır bir nevi. Kendinizi dinlemektir.

Hatalı bir davranışmışçasına söylenen “Erkekler ağlamaz, sil göz yaşını.” cümlesi dolanır toplumun ağzında. Güçsüz olduğunuzdan ağladığınız iddia edilir kimi zaman. Ağlayan bir erkek gördüler mi de “Kız gibi ağlama.” diyerek çıkışırlar. Hep bir kural hep bir gariplik… Sanki ağlamak kadınlara özgüymüş gibi!

Antik Yunan eserlerini hatırlayın. Heybetli Yunan ordusunun defalarca kez gözyaşlarına boğulduğu İlyada Destanı’nda Kral Priam, gözyaşlarıyla birlikte acı içinde yere çöker. Patroklos’un ölümünün ardından Zeus’un gözleri kan ağlar. Tanrı Apollon, kollarında sevdiği kadının ağaca dönüşmesiyle ilk kez çaresizce gözyaşı döker. Tüm bu destanlarda, erkeklerin ağlamasından bahsedilirken şimdi neden bütün o cümleler erkekler ağlamaz kalıbına girdi?

Ağlamak, cinsiyet kavramıyla ilgisi olmayan tamamen evrensel bir olgudur. Hayvan terbiyecisi olan George Lewis, ona kızdığından dolayı Sadie adında genç bir filin gözyaşlarına boğulduğuna tanık olmuştur. Ormanlar kralı aslanın da yakaladığı avın hamile olduğunu fark etmesiyle avını yavaşça yere bırakıp üzüldüğü fotoğrafları vardır. Her şey bir yana dünyadaki her olaya şahit olan gökyüzü bile ağlarken erkekler neden ağlamasın?

Farkında olmadan etiketlendiğimiz kalıplardır bunlar. Erkekler ağlamazmış! Kim koydu bu kuralı? Diğerlerinin bilinçsizce düşündüğü cümleler ile yargılanırız. Nasıl olur da hayata karşı verdiğimiz bir cevabı güçsüzlük olarak benimserler ya da cinsiyet kavramıyla yargılarlar? Oysa ağlamak; hala duygularınızın olduğunu, incinebildiğinizi ve tepki verebildiğinizi gösteren bir eylemdir. Hüznüyle yüzleşebilme cesaretini gösterebilen insan da akıp giden gözyaşlarının ardından daha kolay toparlayabilir kendini çünkü kendine iyileşmek için izin vermiştir.

Her bir varlık ağlayabilir yani şu hayatta. Güçlü, güçsüz, kadın, erkek… Neticede hala içimizde çocukluğumuzun izleri yok mudur? Küçükken hepimiz ağlardık ya hani susadık diye, acıktık diye, düşüp dizlerimiz kanadı diye. Bazen de en sevdiğimiz oyuncağımızı kaybettiğimizden ağlardık hem de kim ne der endişesine kapılmadan. Demem odur ki, neden kaçasınız ki yine ağlamaktan? Toplum yargılar diye mi? Vazgeçin öyle düşünmekten. Korkmadan indirin maskenizi ve bakın, gözyaşlarınız yakışıyor yüzünüze.

ETİKETLER: Ağlamak, Cevap, Göz
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.