Hikaye Devam Ediyor! Bir Küçücük Aslancık Varmış
Başlığı okur okumaz şarkıyı mırıldandın değil mi? Hatta bunun bir çocuk hikayesi olduğunu düşündün. Bu bir hikaye doğru ama bu hikayede çölden kovulan baba olmadı.
Dur, öyle karamsar değil anlatmaya çalıştıklarım. İlerleyen bölümlerde anlayacaksın neden bu kadar ikileme savruluşum, neden duyguları karman çorman ederek notaları eksik bir melodiyi çalıp duruşum.
Anlayacaksın zira anlaman benim için önemli. Hak vermen gerekmiyor, vermezsen de sorun değil ama anlaman gerekli. Çünkü sen anladığında başlayacak hikaye. O nedenle lütfen iyi dinle. Anlatacaklarım çok uzun zamandır içimden mırıldandığım o yasaklı şarkının notaları.
Zamanın birinde diye başlar ya her hikaye, zamanın birinde ,ben henüz 29 yaşımdayım o zamanlar, hayatımın en zorlu ve en güzel döneminin daha başında değişti bildiğim tüm gerçekler. Hep isterken, hiç olmayacak zannederken ve en beklenmedik zamanda her şey öylece değişebiliyormuş meğer.
Yolun daha başındayken ve o yol fazlaca engebeliyken üstelik, korku, kaygı, bilinmezlikle geçen her bir günün üzerine bir yandan karabasanlar çökerken bir yandan da parlak bir güneş doğabiliyormuş.
Daha kendini tanımazken insan, kendinden bir parçayı tanıyacak olmanın heyecanı, ya başaramazsam kaygısıyla harmanlanıp ortaya karışık bir menü sunuyormuş. Meğer bir kız çocuğu asıl o zaman kadın oluyormuş.
Kalbimle beynimin verdiği o iç savaşın galibi de mağlubu da aslında tek bir kişiymiş. Ben hikayemdeki canavarı kahramana çevirmeye çalışırken ve her gün o hikayede mutsuz sonu mutlu yapmak için yağmurla yarışırken meğer hayat beni bambaşka bir yoldan büyütmeye hazırlanıyormuş.
Deli gibi alkol aldığım bir yılbaşı gecesinden 9 gün sonra yılın ilk hediyesi bekliyormuş beni. 9 Ocak 2012… Hayatımın bir daha asla aynı olmayacağını, çalıştığım kurum lavabosunda öğrendiğim çift çizgi… Sahi dönüm noktası dediğimiz o milat, hayatının topyekun değiştiği tarih mi? Benim böyle iki tarihim oldu. Birincisi 23 Ağustos 2012… Beni bu zamana dek ilk ve son kez anne yapan o tarih… İkincisi için okuman gereken daha çok hikaye var…
17 yaşımda geçirdiğim over kist ameliyatı sonrasında, sahip olmayı en çok istediğim ama hiç olamayacağımın iması yapılan el kapısında tanışmıştım o “ya olmazsa” kaygısıyla. Meğer hayat benim içimi okumuş. Bir yandan hayatımın en büyük sınavı olacakmış bu, diğer yandan da Yaratıcı kaynağın “seni duydum” deme şekliymiş.
Hikaye bundan sonra başlayacak…
Meğer içimde, 10 sene önce bugün için hazırlanan, henüz nokta kadar “bir küçücük aslancık” varmış…