Evrensel İnsan Haklarının Gelişimi

Evrensel İnsan Haklarının Gelişimi

Fransız tarihçi olan Hippolyte Taine’nin tanımıyla: ‘‘Biz, kendimiz, sen, ben, o tarih boyunca o kadar aşağılanmış veya yüceltilmiştir ki kimse henüz onun ortasını bulamamıştır.’’ diye tanımladığı insanın, haklarının gelişimi konusunda bilgi vermek amacıyla geldim. Umarım hepimiz için keyifli ve bilgilendirici bir program olur.

İnsan hakları evrenseldir. Fakat bildiğimiz üzere insanların bu hakları her zaman kabul edilmiş ve korunmuş değildir. Bu durum; kölelik, şiddet ve ayrımcılık gibi insan onuru ve değerini ortadan kaldıran uygulamalarda açıkça görülebilmektedir. İnsan haklarının tanınması ve yasal olarak güvence altına alınması, insanın değerinin de korunması anlamına gelmektedir. Bu konuda geçmişten günümüze kadar birçok önemli adım atılmıştır.

İnsan haklarıyla ilgili bilinen ilk yazılı belge, MÖ 1760 yıllarında dikili taş üzerine yazılmış olan Hammurrabi Kanunlarıdır. İnsan haklarını korumaya yönelik çıkarılan bu kanunlar oldukça serttir. 282 maddeden oluşur. Sonrasında ise aklımıza ilk gelen 10 Aralık 1948 de kabul olan İnsan hakları Evrensel Beyannamesi incelenecek olursa orada yer alan yasama hakkı, adalet, özgürlük ve eşitlik gibi hakların 1400 sene evvel Hazreti Muhammed (sav) tarafından Veda Hutbesiyle ele alındığı görülür. Bu tarafıyla Veda Hutbesine ilk insan hakları evrensel beyannamesi de denir.

Sonraki adım olarak da 1215 yılında İngiltere Kralı’na kabul ettirilen bildiri olan Magna Carta, insan hakları kavramının ilk belgesi sayılır. Buna müteakip Avrupa’daki ilk insan hakları bildirgesi, 1789 yılında Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi adıyla yayımlandı. Bildirge Magna Carta’da olduğu gibi yalnızca erkeklerin hakları ve sorumluluklarını sıralamaktadır. 17 Maddeden oluşmuştur. Bu aşamaların devamında da İnsan hak ve özgürlükleri ilk kez bir bütün olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde ilan edilmiştir. Bildirge’nin bütün maddeleri bugün insanların sahip oldukları tüm hakları en azından ilke olarak içerir ve kesinlik ifadesi taşır. Herkes ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge’de açıklanan bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan çocuk ve kadın hakları ile sosyal ve siyasal haklar ayrı ayrı sözleşmelerle yasal olarak güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Bu gelişmelerle beraber Türk tarihinde insan hakları için tanzimant ve ıslahat fermanı, 1876 kanunuesasi, 1924 anayasası gibi birçok yerde düzenlemelere yeni haklara yer verilmiştir. Ayrıca 1934 yılında birçok Avrupa ülkesinde henüz kamu edilmemiş olan kadınların milletvekili seçilebilme hakkı, anayasada yer almıştır.

Tüm bunlarla birlikte sevgili peygamberimizin ‘‘Bir insan öldürmek tüm insanları öldürmek gibidir.”  sözüyle, Hz. Peygamberimiz; eşi Hz. Hatice’nin servetini köleleri satın alarak özgürlüğüne kavuşturmada harcamasıyla olsun ve ulu önderimiz Mustafa Kemal de şu sözleriyle insanın kendisinin ve haklarının ne kadar değerli olduğunu belirtmiştir. ‘‘İnsanlık kavramı, vicdanlarımızı arıtmaya ve hislerimizi yüceleştirmeye yardım edecek kadar yükselmiştir. İnsanlar daima, yüksek, asil ve kutsal hedeflere yürümelidir. Bu hareket şeklidir ki insan olanın vicdanını, beynini ve bütün insanlık anlayışını tatmin eder. Bu şekilde yürüyenler, ne kadar büyük fedakârlık yaparlarsa o kadar yükselirler ve bu hareket şekli mutlaka açık olur.’’

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.