Alfred Adler Psikolojisi’nin Travmaya Bakış Açısı Nedir?

Sigmund Freud, Carl Jung, Alfred Adler üçü de psikoloji alanında birer devdir. Freud ve Adler, Adler’in Freud’un tepki toplayan bir makalesine verdiği yanıtla tanışırlar ve Freud, Adler’i kendi tartışma grubuna davet etmiştir. Adler kısa süre de yükselerek Viyana psikanaliz cemiyetinin en önemli isimlerinden birisi olmuştur. Adler’in fikirleri Freud’unkilere ters düşüyordu ve gruptan ayrılıp kendi orijinal teorilerine dayalı bir bireysel psikoloji öne sürdü.

Psikoloji esas olarak Freud ve Jung’la ilişkilendirilir ama Adler, Jung’la ve Freud’la birlikte, dünyanın geri kalan her yerinde bu alanın üç devinden biri olarak tanınır. Adler psikolojisini yunan felsefesiyle bağdaştıran birçok insan oldu. Gerçekten de birbirini destekleyen birçok kavram ve görüş bulunmaktadır. Adler’de tıpkı Sokrat gibi diyaloglarla tartışma grupları kurmayı tercih ederdi.

Adler ve Freud’un temel farklılıklarından birinin travma’lar olduğunu söyleyebiliriz. Adler psikolojisinde travma kesinlikle reddedilir. Hiç şüphesiz travmayla ilgili Freudyen bakış açısı harikuladedir. Freud, travmaların kişinin şimdiki zamandaki mutsuzluğunun nedeni olduğu öne sürmüştür. Adler ise: Tek başına hiçbir deneyim başarının veya başarısızlığın nedeni değildir. Deneyimlerin yarattığı şok yüzünden sıkıntı çekmeyiz, bunları amaçlarımıza uyduğu şekilde biz yaratırız. Bizi deneyimlerimiz belirlemez ama bunlara verdiğimiz anlam kendi kendisini belirler. Diyerek farklı bir bakış açısı kazandırmıştır.

Bu noktada şaşırıyor olabilirsiniz, fakat Adler korkunç bir felaket yada çocuklukta tacize uğrama veya benzeri deneyimlerin bir etkisi olmadığını söylemiyor. Önemli olanın hiçbir şeyin aslında bu etkiler tarafından belirlenmiyor oluşu, bizler kendi hayatımızı bu geçmiş deneyimlere atfettiğimiz anlamla belirliyoruz. Hayat birisinin size verdiği değil sizin seçtiğiniz bir şeydir ve nasıl yaşayacağınıza siz karar verirsiniz.