Ufotable Yine Şaşırttı: Demon Slayer — Sonsuzluk Kalesi İçin İlk Bakış
Ufotable’den yeni sürpriz: Demon Slayer – Sonsuzluk Kalesi için ilk bakış, merakınızı artıracak heyecan verici detaylar!

İzlenimime göre Sonsuzluk Kalesi, izleyiciyi her adımda şaşırtan bir oyun kuruyor. Mugen Train’in etkisiyle yükselen beklentileri bu filmle biraz daha zorluyor; 155 dakikalık süre ise hem büyüleyici görselleri hem de yoğun flashbackleri barındırıyor. Bu incelemede, filmin gerçekten beklentileri karşılayıp karşılamadığına odaklanıyorum. Dikkat spoiler dolu bir yazı olduğunu belirtmek isterim; filmi henüz izlemediyseniz ilerlememeniz faydalı olur.
Filmin en etkileyici unsuru, kahramanlar değil, mekânın kendisi. Sonsuzluk Kalesi, adeta mantık sınırlarını zorlayan merdivenler ve köprülerle dolu bir gezegen gibi; Nakime biwa’sını çaldıkça odalar kayıyor, koridorlar sakince değişiyor ve karakterler sürpriz yerlerde beliriyor. Bu kaydırıcı atmosfer, görsel olarak büyüleyici bir deneyim sunuyor ve akışını bozmadan güçlü bir dinamizm sağlıyor.
Filmin merkezinde üç büyük düello yer alıyor: Shinobu ile Doma arasındaki hesaplaşma, Zenitsu ile Kaigaku’nun karşılaşması ve Tanjiro ile Giyu’nun Akaza’ya karşı verdiği mücadele. Shinobu’nun zehirli teknikleri ve iğne sahneleri sahnelerin hızını artırırken, Zenitsu’nun uzun süren ağlama krizinin son bulmasıyla hikaye daha anlamlı bir ivme kazanıyor. Tamayo’nun desteğiyle Zenitsu’nun kurtarılması da beklenmedik ve etkileyici bir dokunuş sunuyor. Son düelloda Akaza’nın geçmişine dair ayrıntılar, izleyiciyi karakterin tarafında hissettiriyor ve “neden kötü?” sorusunu derinleştiriyor. Bu üç ana savaş, filmin enerji ve duygusunu şekillendiriyor.
Ancak filmin en büyük sorunlarından biri, uzun sürüp uzamayan flashbackler. Dövüşler arasındaki duraklamalar, izleyiciye tempo kaybettiriyor ve bazı anlarda sıkıntı yaratıyor. Özellikle savaşların tam ortasında çocukluk anılarına gidilmesi, akışın kopmasına neden oluyor ve toplamda 155 dakika pek çok kişi için uzun geliyor. Böyle bir anlatım, televizyon için uygun olabilirken, bir sinema deneyiminde rahatsız edici bir hal alabiliyor.
Bir başka eksiklik de Muzan ile karşılaşmanın bu bölümde netleşmemesi. Kalbinin derinliklerinde yaşayan Muzan hâlâ görünürde, ama finalde büyük savaşın ertelenmesi izleyiciye hâlâ çözülmemiş bir merak bırakıyor. Sonuç olarak, Sonsuzluk Kalesi aslında geniş bir hazırlık dönemi gibi hissediliyor ve beklenen büyük hesaplaşma sonraki filme bırakılıyor. Yine de akıcı animasyon, karakterlerin dramatik sahneleri ve kale içindeki kaotik güzellik, bu yapımı izlemeye değer kılıyor. Net bir şekilde söylemek gerekirse, Mugen Train’in kesin ve tamamlanmış hislerini bu filmde özlüyorum; bu, bazı anlarda “hazırlık bölümü” olarak kalıyor. Doma, Kanao ve Inosuke’nin savaşı ise bir sonuca ulaşmıyor ve bu da filmi eksik hissettiriyor.
Güçlü yanlar arasında izlenim bırakan savaş sahneleri ve Ufotable’in üstün animasyon kalitesi yer alıyor. Ancak genel olarak, film kendi içinde bağımsız bir hikaye sunmakta zorlanıyor ve izleyiciye net bir final vermekten kaçınıyor. Buna rağmen, görsel şölen ve duygusal kırılmalar, bu yapımı kesinlikle takdire değer kılıyor. Puanım ise 9/10.