Greta Thunberg: İsrail Askerleri ‘Lilla Hora’ Diyerek İşkence Etti

Gazze’ye yönelik bütünüyle uygulanmakta olan abluka, Küresel Sumud Filosu’nun yolunu açarken karşılaştığı müdahaleyi ve aktivistlerin hukuksuz biçimde alıkonulmasını gündeme getiriyor. Filoda bulunan İsveçli ünlü aktivist Greta Thunberg, gözaltı süreci sırasında yaşadıklarını ve sonrasında başından geçenleri Aftonbladet Gazetesi’ne anlattı. İsrail askerleri, Greta’ya İsveççe küfürler ederek yoğun bir baskı uyguladı; bayrağın düşürülmesi, tekme ve darbelere maruz kalmasıyla ilgili ayrıntılar da aktarıldı.

Röportajda Greta, “İsrail, uluslararası sulara çıkarken bile bizimle aynı kuralları uygulamıyorsa, Filistinlilere karşı neler yaptıklarını düşünebilirsiniz” ifadesini kullanıyor. Küresel Sumud Filosu’nda yaklaşık 500 aktivist ile birlikte alıkonulan ve daha sonra serbest bırakılan Greta Thunberg’in deneyimlerini aktardığı açıklamalar, yaşananların uluslararası yükümlülükler açısından da tartışılmasına yol açtı.

İsrail askerleri, Greta’ya yönelik taciz ve aşağılama içeren ifadeler kullandı; tekmeler ve kötü muamelelerle karşı karşıya geldi. İsrail bayrağı, Greta’ya değecek biçimde konmuş ve her temas anında benzer saygısız davranışlar tekrarlanmıştı. Yetkililer, olaylar sırasında Greta’nın balkOfal tutulduğunu ve özel bir odada tutulduğunu belirtti. Olaylar sırasında İlave olarak, bazı gardiyanlar Greta ile özdeşleşen objeleri incelemek üzere fotoğraf çekimi yaptı ve bu süreçte yürütülen baskıların mahremiyeti de tartışmaya açıldı.

Röportajın öne çıkan bölümlerinde; “İsrail, filonun liderliği içinde Hamas’la bağlantılı kişiler olduğunu söylüyor?” sorusuna Greta şu yanıtı veriyor: “Bu iddialar kesinlikle doğru değil. Karalama kampanyaları bir kez daha terörizmi kullanarak kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Bizler, uluslararası sularda barışçıl biçimde gıda ve ilaç götürmek amacıyla hareket ettik; amaç sivil halka zarar vermek değil, korumak oldu.”

“İsrail, acil yardımı kendilerine bırakarak Gazze’ye iletimini teklif etti. Neden reddettiniz?” Greta, 2008’den bu yana filoların Gazze’ye ulaşmayı hedeflediğini belirtirken, İsrail’in sürekli olarak teslimatı üstlenme yönünde baskı yaptığını ve yıllardır açıkça reddettiklerini ifade ediyor. İsrail’in yalan söylediğini düşündüklerini ve ablukalarının meşru olduğunu ileri sürdüklerini söyleyen Greta, ihtiyaç sahiplerine ulaşmanın önündeki engellerin yalnızca acil yardım sorunu olmadığını vurguluyor. Kıtlığın, altyapı saldırıları ve balıkçılık yasağı gibi uygulamalarla birleştiğini belirtiyor.

“Para nereden geliyor. Seni kim finanse ediyor, Greta?” Greta, filonun finansmanının gönüllü bağışlar ve kampanyalar yoluyla toplandığını ifade ediyor. Kişisel olarak ise CSN ve öğrenci kredileriyle destek aradığını; ödüller ve telifler ise daha çok “yardım işlerine” aktarılmış durumda. Filonun belirleyici özelliği, gönüllülerin hiçbir ücret almadan zamanını ve enerjisini bu amaç için adamış olmalarıdır.

Zorla alıkonulduktan sonra neler yaşandı? Greta, karşı tarafa sürüklendiğini, bayrağın üzerine değdiğini gördüğünü ve bu süreçte sık sık tekmelendiğini anlatıyor. Gardiyanlar, onunla özel bir alan isteyen sözler söyleyerek hareket etti; İsveççe “Lilla hora” ve “Hora Greta” ifadelerini tekrarladılar. Bayrağın üzerindeki temasına karşı, bazı anlarda sosyal medya fotoğrafları için selfielar çekildiği belirtiliyor. Olaylar boyunca elleri sıkı plastik kelepçelerle bağlıydı ve olaylar sonrasında bavuluna “Fahişe Greta” yazıldığı iddia ediliyor; yanında ise bir penis ve İsrail bayrağı çizildiğini öne sürüyor.