Camide İçki İçilmediğini Söyleyen Müezzin Fuat Yıldırım’ın Yaşadıklarını Baştan Sona Anlattık!

2013’te Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında polis müdahalesinin ardından aralarında yaralıların da bulunduğu birçok vatandaşın sığındığı Dolmabahçe’deki Bezmi Alem Valide Sultan Camii o dönem gündemden düşmemişti.

Protestocuların sığındığı camiiyle ilgili ertesi gün bazı haber siteleri ve kanallar caminin çöplüğe döndüğünü, ayakkabıyla girildiğini, bira şişeleri ve sigara paketlerinin bulunduğunu iddia ederek ortalığı karıştırmıştı.

Bu iddianın ardından da dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada Dolmabahçe Bezmi Alem Valide Sultan Cami’ne bira şişeleriyle girildiğini söylemişti. Dönemin AB Bakanı Egemen Bağış ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de camide içki içildiğini, bira kutuları bulunduğunu iddia etmişti.

AK Parti grup toplantısında da Erdoğan, ”Ne olmadı yahu? Bütün görüntüler elimizde. Görürler, görürler merak etmeyin” demişti.

Tüm bu açıklamaların iddiaların ardından da 20 yıldır Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde müezzin olarak görev yapan Fuat Yıldırım yaptığı açıklamayla camide içki içilmediğini söylemişti.

Yıldırım yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı: “Burada içki içilmedi. Eylemciler buraya sığındıktan sonra içki içen görselerdi zaten kendileri dışarı atardı. Polisin kovaladığı büyük bir grup kapıları zorlayarak içeri girdi. Bu iki günlük süre içinde yaralılar tedavi edildi. Polis gazından kaçanlar camiye sığındı. Caminin içindeki kameralar kırıldı. Grupla polis arasında arabuluculuk yaptım. Polisin çekilmesini sağlayıp grubun dışarı çıkmasına yardımcı oldum. Lütfen bu olaylar bitsin. Sükunet gelsin”

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Yıldırım “Ben din adamıyım, yalan söyleyemem. Cami içerisinde içki içen ya da elinde içki şişesi olan birini görmedim” sözleriyle ifade vermişti ve bu ifadesi 6 saat sürmüştü.

Ardından da beklenildiği gibi Yıldırım, çok kısa bir süre sonra Başakşehir’e bağlı Kayabaşı mahallesine gönderilmişti. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu sürgünün ardından Yıldırım’ın naklinin bir görevden alma olmadığını, “teftiş sürecinin selameti” bakımından geçici bir görevlendirme olduğunu açıklamıştı.

Ayrıca Yıldırım’ın atama kararının iptali için dava açmıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı müfettiş raporlarını esas alan mahkeme, başka bir camiye atanması işleminin yerinde olduğunu belirterek, Yıldırım’ın talebi reddetmişti.

Yıllar sonra ise Fuat Yıldırım’ın ne yaptığı merak edilmişti. Müezzin Fuat Yıldırım’ın kronik böbrek rahatsızlığı nedeniyle organ nakli beklediğini öğrenilmişti. Nasuh Mahruki, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Müezzin Fuat Yıldırım için bağış çağrısında bulunmuştu.

Bir yıl sonra ise İsmail Saymaz yaptığı paylaşımla Fuat Yıldırım’ın Galata’da Arap Camisi’nde göreve devam ettiğini ve haftanın üç günü diyalize girdiğini yazmıştı.

Daha sonra ise herkesi sevindiren haber gelmişti. İsmail Saymaz, Fuat Yıldırım’ın böbrek nakli olduğunu ve böbreğini veren kişinin Yıldırım’ın Kur’an kursundan arkadaşı Beyoğlu Makbul İbrahim Paşa Camisi’nde görevli Mahmut Ceyhan olduğunu duyurmuştu. Yıldırım, kendisine böbreğini veren müezzin arkadaşının mobbinge uğradını söylemişti.

İsmail Saymaz’a konuşan Yıldırım, ‘Öyle enteresan bir şey ki, bana böbreğini veren çocuk var ya, ona bile mobbing yapıyorlar. Bana böbreğini verdiği için. Bana yaşam hakkını verdiği için. Böyle Müslümanlık olur mu?’ demişti.

Saymaz, Mahmut Ceyhan hocanın böbreğini Fuat Yıldırım’a vermek için uzun zamandır ısrar ettiğini fakat genç olduğu için Fuat Yıldırım’ın daha önceleri kabul etmediğini de açıklamıştı.

Bezmialem Valide Sultan Camii’nin eski müezzini Fuat Yıldırım 2023 yılında yapılan milletvekili seçimlerinde CHP İstanbul 2. bölgeden 10. sıra milletvekili adayı olarak seçimlere katılmıştı.

“İnandığım doğruların takipçisi ve temsilcisi olmak için CHP’den aday adayı oldum” diyen Yıldırım milletvekili seçilememişti.

Adaylık sürecinde verdiği bir röportajda lojmanını polis zoruyla boşalttığını söyleyen Yıldırım, tanımadığı kişiler tarafından dövüldüğünü söylemişti. Yıldırım o anları şu ifadelerle anlatmıştı:

‘Bir şey lazım oldu. Benzinliğe giderken, demek takip edilmişiz yatsı namazından sonra. Herhalde denk gelmez altı kişi tarafından elinde silahla falan. ‘Sen nasıl yalanlarsın Cumhurbaşkanımızı’ diye paldır kültür saldırıya geçtiler. Boğuştuk, boğuştuktan sonra biri silah çekti. Dedim ki ‘Çektin sık o zaman.’ Cesaret alamadı. Silahın kabzasıyla vurdu. Derimi yırttı, aldı götürdü. Geri dönmek mecburiyetinde kaldım. Evde hasta baldızım var, kanser hastası, biz bakıyoruz. Genç kızım var. Kafamın kırığını ve kanı görmemesi lazım. Travma açar. Kan durmuyor. ‘Böyle olmaz seni hastaneye götürelim’ dediler. ‘Basına düşer’ dedim. Kanamayı kan taşı sürte sürte durdurmuşum.’