100 Yılda Neler Oldu, Bu Ülke Nasıl Kuruldu: Cumhuriyet’in 100. Yılını Ekonomistler Nasıl Kutladı?

Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşında! Bu gururu her gün daha ileri götürdüğümüz bir ülkede taşımak bizlerin görevi olurken, ekonominin ana gündemimizde olduğu bu dönemde, önemli hocalarımıza 100. yıl için ekonomiye dair ne diyeceklerini sorduk. Bakalım ne …

100 Yılda Neler Oldu, Bu Ülke Nasıl Kuruldu: Cumhuriyet’in 100. Yılını Ekonomistler Nasıl Kutladı?

Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşında! Bu gururu her gün daha ileri götürdüğümüz bir ülkede taşımak bizlerin görevi olurken, ekonominin ana gündemimizde olduğu bu dönemde, önemli hocalarımıza 100. yıl için ekonomiye dair ne diyeceklerini sorduk. Bakalım ne mesajlar vermişler?

Türkiye Cumhuriyeti bir asrı, özgür, laik, demokratik bir şekilde devirdi. Güzel ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bu uğurda tüm can verenleri bir kez daha rahmetle anıyoruz.

Ülkemizin, cumhuriyetimizin 100. yaşını kalpten coşkumuzla kutlarken, ilk kuruluş yıllarında ekonomik olarak nasıl zorluklar atlatıldığını, ancak buna karşın verilen mücadelenin nasıl hızla gelişme sağladığını unutmuyoruz. 100. yılda geldiğimiz ekonomik koşullarda her daim daha iyisini yakalayabilecek potansiyelimiz olduğunu bilerek, sorunlarımızı bir an önce bertaraf etmek için cumhuriyet ışığında ilerliyoruz.

100 yılda yaşananları, 100. yılda yapılması gerekenleri ünlü ekonomistlere sorduk. Deneyimli 9 akademisyenden Cumhuriyet’in 100. yılında ekonomiye dair mesajları gelin birlikte okuyalım.

Prof. Dr. Elif Binhan Yılmaz – İstanbul Üniversitesi

Atatürk, cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında söylediği “siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar sürekli olamaz” sözleriyle ekonomi politikalarının önemini vurgulamıştı.  Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken Atatürk’ün bu sözleri geçerliliğini koruyor. Ekonomik zaferlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bilimin ışığında alınacak ekonomik kararların toplumsal refahı artırması ve ekonomik, mali, hukuki yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesi dileğiyle, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu – Piri Reis Üniversitesi

İlelebet kutlayacağımız Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çok sık vurguladığı gibi ülkemizin gücü ekonomik gücümüz ile her zaman doğru orantılı olacaktır.

100 yıllık ekonomi tarihimize baktığımızda en önemli sorunumuzun enflasyon olduğunu görüyoruz. Düşük ve kalıcı enflasyonu başarabilmek sürdürülebilir ve istikrarlı büyümemizin en büyük temelini oluşturacaktır. Yine tarihimize baktığımızda, gerek kurumsallaşma gerek sanayileşme, gerek ekonomi ve ekonomi dışı alanlarda kalkınmamızı hızlandırdığımız dönemler planlamaya önem verdiğimiz yıllardır ya da orta vadeli istikrar programlarını uyguladığımız dönemlerdir. Öngörülebilirlik bizi hep ileriye taşımıştır. Her şeyi piyasaya bırakarak günlük kararlarla kalıcı ve güçlü büyüme ve kalkınmayı yakalamayı çok başaramadık, dünyada benzer örneklerle doludur. Ekonomi tarihimizin ne yapmalı sorusuna çok açık cevaplar verdiği düşüncesiyle cumhuriyetimizin 100. yılını tekrar kutluyorum.

Prof. Dr. Selva Demiralp- Koç Üniversitesi

Cumhuriyetimizin 100. yılında, yüce Atamızın inşa ettiği değerlerin ekonomik kalkınmanın olmazsa olmazları olduğunu hatırlatmakta ve Atamızın çağının ilerisindeki vizyonunun bir kez daha altını çizmekte fayda var. Cumhuriyet, toplumsal refahı artırmayı amaçlayan, bunda da eğitimi, bilimi, fırsat eşitliğini, kadınların evlerden iş dünyasında aktif rolünü ön planda tutan bir dönüm noktasıydı. Yüz yıl sonra kapsayıcı büyümenin ön şartlarını sayarken tamamen aynı noktalara vurgu yapıyor olmamız tesadüf değildir.

Prof. Dr. Ege Yazgan – Bilgi Üniversitesi

Cumhuriyet, bir tarım imparatorluğundan modern bir ulusal devlete geçişin, aydınlanma ve modernleşmenin projesiydi. Başladığımız yer dikkate alındığında 100. yaşını tamamlayan Cumhuriyetimizin ekonomisi modern devletler düzeyine yaklaşmak anlamında önemli bir yol kat etmiştir. Zaman zaman zorlansak da bu yolculuk devam edecek ve mutlaka başarıya ulaşacaktır.

Prof. Dr. Zeynep Ökten – Nişantaşı Üniversitesi

1915 sanayi sayımında koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nda sadece 274 küçük işletme vardı ki bu işletmelerin 184 tanesi ülkeyi çeşitli nedenlerle terk eden ya da etmek zorunda kalan gayrimüslimlere aitti. Dolayısıyla Cumhuriyet kurulduğunda bu sayı çok daha azalmıştı. Ayrıca dış ticaretteki gümrük vergilerinin yurt içi ticarete uygulanan gümrük vergilerinden daha düşük olduğu başka bir ülke örneği yoktu. Konya’dan İstanbul’a mal getirirken %8 vergi alınırken, dış gümrük vergileri ya hiç yok yada en fazla %5 idi. Sanayisini koruyamamış, geliştirememiş bir mirası devralan genç Cumhuriyet  iktisadi bağımsızlığı da hedefleyerek, sanayileşmeyi başlatmış ve ekonomik büyüklükte dünyada ilk 20 arasına girebilmeği başarmıştır. Bu başarıda en büyük pay, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik, Cumhuriyet ile tam bağımsızlık hedefine aittir.

Prof. Dr. Sinan Alçın – Kırklareli Üniversitesi

Tüm ekonomik kaynakların halk için kullanıldığı tek rejim cumhuriyettir. Emperyalist kuşatmaya karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı ile siyasi bağımsızlığımızı, cumhuriyetin ilanı ile de ekonomik bağımsızlığımızı kazandık. Cumhuriyet ile hazine, bütçe, yeraltı ve yerüstü tüm kaynaklar halka ait hale geldi. İmtiyazlarla ekonomisi zincirlenen toplum, cumhuriyetle birlikte ekonomik esaret zincirlerini kırdı. 100 yıl önce kurulan cumhuriyeti aynı coşku ve kararlılıkla savunmak hepimizin boynunun borcu.

Prof. Dr. Burak Arzova – Marmara Üniversitesi

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu günde, Ekonomide 100 yılda yapamadıklarımızı, bir sonraki 100 yıla bırakmadan, daha müreffeh bir Türkiye için hep birlikte yapalım. Yapısal reformlar artık tamamlansın.

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu – Altınbaş Üniversitesi

Cumhuriyet’in ilk dönemi tüm eksiklerine karşın sanayiin ilk temellerinin atıldığı, Etibank, Sümerbank, Tekel gibi KİT’lerin faaliyete geçtiği göreceli yüksek büyüme hızlarının sağlandığı, sosyo-ekonomik göstergelerin ciddi düzeldiği bir başarı dönemidir. 1950’den başlayarak ABD öncülüğündeki kapitalist sisteme entegrasyonun hızlanmış, IMF-DB gibi uluslararası finansal kuruluşlarla ilişkiler yoğunlaşmıştır. 1960 sonrası planlı döneme geçilmiş ithal ikameci anlayışla fena olmayan bir büyüme performansı sergilenmiş, ancak döviz kazandırıcı faaliyetlerdeki başarısızlık sonucu ödemeler dengesi krizi ve dış borç ödeme krizine girilmiştir.24 Ocak 1980 kararlarıyla neoliberal ideoloji benimsenmiş, ihracata yönelik kalkınma anlayışına yönelinmiştir. 12 Eylül darbesiyle emek hakları askıya alınmış, zaman içinde sermaye akışları serbest bırakılmış, 1994,1999 ve 2001 krizlerinin yaşandığı inişli çıkışlı bir dönemden geçilmiştir. Kemal Derviş dönemiyle ülke krizden çıkış için IMF’den borçlanma karşılığı en geniş neoliberalleşme,özelleştirme,kuralsızlaştırma;eğitim,sağlık,tarım dahil  bir çok kritik sektörde piyasalaşma sürecine girilmiştir. AKP işte bu ekonomik kemer sıkma programına tepkiyle iktidara gelmesine karşın, IMF programını sadakatli bir şekilde hayata geçirmiştir. Ancak zaman içerisinde piyasacı zihniyetle yandaş kesimlere rant aktarma, tarikat cemaatleri bir ekonomik varlık olarak da kollama, devlette kadrolaşma eğilimleri başa baş gitmiştir. Çok ciddi borçlanmalarla, kamu işletmelerini özelleştirerek son döneme gelinmiş, 2023 seçimini kazanmaya yönelik faiz indirimleri, vergileri erteleme, rezervleri harcayarak döviz kurunu sabit tutma politikaları ekonomiyi çıkmaza sokmuştur. Gelir ve servet dağılımı ücretli kesimler aleyhine keskin biçimde bozulmuş, enflasyon kontrolden çıkmıştır. Şimdi uygulanan yüksek faizle yabancı sermayeyi çekme izlenmekte, ilke enflasyon içerisinde durgunluk, yani stagflasyonun eşiğinde debelenmektedir.

Doç. Dr. Ayben Koy – İstanbul Ticaret Üniversitesi

İnanıyorum ki bu toprakları vatan yaparken ki mücadele ruhu içimizde var ve olmaya devam edecek. Yokluktan, bugünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne dönüşen vatanımızda, önümüzdeki yıllarda dilerim ki toplumun her kesiminin refahının arttığı, adil gelir dağılımının gerçekleştiği, daha eşit bir ülkede bu mücadele ruhunu kaybetmeden gelişmeye devam edeceğiz. Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimize, geçmiş yüzyılda toplumun gelişmesi için katkı sunan her alandaki çalışmalarıyla emeği geçenlere borçluyuz. Doğru politikalarla üretimin planlı yapıldığı ve desteklendiği, girişimciliğin ve yeniliğin önünün giderek açıldığı, ekonominin tüm aktörleriyle işgücü başta olmak üzere korunduğu nice yüzyıllara.

Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını unutmadan, dünyadan kopmadan, kendi gücümüzün farkında olarak nice asırlar ülkemizin ekonomisinin refahı seviyesini tüm toplumda yükselmesi dileğiyle. Nice asırlara Türkiye!

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.