Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 Yıl Sonra Mısır’a Gidiyor! Mısır ile Türkiye Arasında Son 10 Yılda Neler Yaşandı?

Türkiye ile Mısır arasında özellikle son 10 yılda gerilen ilişkilerin ardından normalleşme süreci hız kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun bir aranın Kahire’ye resmi bir ziyaret düzenleyerek mevkidaşı Sisi ile görüşecek. Bu içeriğimizde, 2013 …

Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 Yıl Sonra Mısır’a Gidiyor! Mısır ile Türkiye Arasında Son 10 Yılda Neler Yaşandı?

Türkiye ile Mısır arasında özellikle son 10 yılda gerilen ilişkilerin ardından normalleşme süreci hız kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun bir aranın Kahire’ye resmi bir ziyaret düzenleyerek mevkidaşı Sisi ile görüşecek.

Bu içeriğimizde, 2013 yılından günümüze, Türkiye ile Mısır’ın karşılıklı yaşadığı polemik ve kaos dolu dönemde neler olduğunu anlatacağız.

Dosyamıza 2011 yılından başlayacağız. İşsizliğin, yoksulluğun, şiddetin, yolsuzlukların bezdirdiği Kahire sokaklarından.

Ocak 2011 itibarıyla meydanlarda toplanan halk kitleleri,  Hüsnü Mübarek’in istifası ve geniş kapsamlı reformların yapılması için kitlesel gösteriler yapmaya başladılar. Mübarek’in Protestoları şiddetle bastırma çabası isyanı daha da büyüttü. İsyan tüm Mısır’a yayıldı.

İsyancılar geniş tabanlı Mısır muhalefetinden oluşuyordu. 20 yıllık Mübarek yönetiminden bunalmış halk kitleleri içinde İslamcılardan sosyalistlere, liberallerden sosyal demokratlara  kadar çok geniş bir yelpaze hakimdi.  Meydanlarda dostluk ve zafer şarkıları söyleniyordu.

Mısır’da yaşananlar tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de gündemindeydi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hüsnü Mübarek’e çağrı yaparak “baskıya dayalı hükümetlerin devri bitmiştir. Mübarek halkını dinlemelidir” açıklamasını yaparak protestolara destek verdi.

11 Şubat 2011 günü geldiğinde artık protestoların seviyesi arşa çıkmıştı. Ülkede birliği sağlayamayan, uluslararası baskılarla baş edemeyen, topun ağzına gelen Hüsnü Mübarek, en sonunda görevinden istifa ettiğini duyurdu. 

 Mısır’da toplumsal muhalefet çok büyük bir zafer kazanmıştı. Tahrir Meydanı coşkuyla dolup taştı. Halkın gücü, baskı ve otokrasiye galip geldi. Şimdi herkesin aklında aynı soru vardı. Hüsnü Mübarek sonunda gitmişti. Peki, şimdi ne olacaktı?

Mübarek karşıtı protestocular 20’den fazla siyasi partinin birleştirdiği toplumsal gruplardan oluşuyordu. Hepsi birlik ve barış içinde Mübarek’i devirmeye odaklanmışlardı. Bugünden itibaren ise kardeş değil rakiptiler.

Mübarek karşıtı ayaklanmalar içinde liberallerden sosyalistlere çok geniş kesimlerden gruplar vardı. Ancak bu grupların en kalabalık ve dominant olanı İslamcılardı.

Müslüman Kardeşler/ İhvan olarak da bilinen İslamcı siyasi hareket Mısır’da en güçlü hareket olarak öne çıkıyordu.  Bu hareketin liderlerinden biri ise Muhammed Mursi adında bir mühendisti.

Devrim gerçekleşmiş, meydanlarda omuz omuza kardeşlik türküleri söyleyen gruplar artık yeni Mısır’da iktidar mücadelesine girişmişlerdi.

Mursi’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Mısır’da kısa süren devrim ve kardeşlik ruhu yerini yeniden kutuplaşma ve kamplaşmaya bıraktı. Müslüman Kardeşler, toplumsal muhalefeti sindirmek ve tıpkı Hüsnü Mübarek’in yaptığı gibi yönetimi tek elde toplamak ile suçlanıyordu.

Kısa zamanda protestolar yeniden başladı.

Müslüman Kardeşlerin hazırladığı Anayasa Taslağı, muhalif kesimlerin tepkisine yol açtı. Mursi’nin CB seçilmesinin birinci yılı olan 30 Haziran’da Tahrir Meydanı’nda on binlerce kişi istifa sloganlarıyla toplandı.

Aralık ayında düzenlenen Anayasa Referandumu’nda %63 oranında EVET oyu çıktığı duyuruldu. Buna karşın laik yönetim savunucuları, liberaller, sosyalistler ve Mısır milliyetçileri bu kararları asla tanımayacaklarını duyurdular.   

İşler yine kızışıyordu… 

Türkiye’de Ak Parti iktidarına göre Mursi seçimle gelmişti ve kendisine saygı gösterilmeliydi. Bu yüzden dönemin Başbakanı Erdoğan, Mursi yönetimine büyük destek verdi. Üstüne üstlük Erdoğan ve Mursi, Suriye konusunda birlikte hareket ediyor ve Esad’ın devrilmesi çağrısı yapıyorlardı.

TR’nin yüksek tondan desteğine rağmen Mursi, protestolar karşısında çaresizdi. “Devrim’i elimizden almaya çalışıyorlar, buna izin vermeyin” dese de Tahrir Meydanı’nda istifa sloganları yeri göğü inletiyordu.

Mursi ise çağrıları kabul etmeyerek istifa etmeyeceğini duyurdu.

1 Temmuz günü geldiğinde Kahire yangın yerine döndü. Mursi destekçileri ile karşıtları arasında çıkan çatışmalarda 8 kişi öldü 200 kişi yaralandı.   Mısır Silahlı Kuvvetleri, sükunetin sağlanması için iki tarafa da 48 saat süre verdi.   

Ufukta tanklar gözükmüştü.

En sonunda hakem düdüğünü çaldı ve maçın sona erdiğini duyurdu. Mısır Silahlı Kuvvetleri, 3 Temmuz 2013 günü, yönetime el koyduğunu açıkladı. Anayasa askıya alındı, Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı sona erdirildi.

Mursi gözaltına alınırken destekçileri ise liderlerinin çağrıları ile sokaktaydılar. 

On binlerce Mursi destekçisi, Mısır’da askere karşı direndi ama sonuç en başından belliydi. Birlik içindeki Silahlı Kuvvetler karşısında kalabalık halk kitlelerinin hiçbir şansı yoktu. Yüzlerce Mursi destekçisi sokaklarda direnerek hayatını kaybetti.

Muhammed Mursi ise halkı direnmeye çağırarak ölümlerine yol açtığı gerekçesiyle idama mahkum edilecekti…

Mısır’da tüm bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’de ise iktidar kanadından yaşanan darbeye karşı büyük bir tepki gösterildi. Türkiye’de de kısa zaman önce Gezi Park Protestoları yaşanmış ve yüz binlerce kişi hükümet karşıtı gösteriler düzenlemişti.

Erdoğan, açıktan destek verdiği Mursi’nin devrilmesine karşı son derece sert reaksiyonlar gösterdi. Darbe yönetimini tanımadığını, darbenin lideri Sisi’nin meşru bir lider olmadığını, Mısır’da yaşananları asla kabul etmeyeceklerini duyurdu.

Erdoğan ayrıca, Mısır’da Mursi destekçilerinin işareti olan Rabia (dört parmak) işaretini Türkiye’de kendi mitinglerinde kullanmaya adeta sembolü haline getirmeye başladı.

Türkiye bu tutumunda ısrar etse de Mısır’da atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Mısır Silahlı Kuvvetleri, direnişleri bastırdı ve yönetimi tamamen ele geçirdi. Darbenin lideri General Sisi de Mısır’ın yeni Cumhurbaşkanı seçildi.

Mısır, Erdoğan’ın sert açıklamaları sonrası Türkiye’nin Kahire büyükelçisini sınır dışı etti. Türkiye de mütekabiliyet esası ile Mısır’ın Ankara büyükelçisinin istenmeyen adam ilan etti.   İki ülke bir anda düşman devletler haline gelmiş oldu. 

2020’lerin başında kadar iki ülke arasında diplomatik ilişkiler bütünüyle durdu.

Uzun, meşakkatli, darbelerin, devrimlerin, ölümlerin, idam cezalarının, karşılıklı restleşmelerin neticesinde Erdoğan ve Sisi önce Katar’daki Dünya Kupası’nda sonrasında ise Hindistan’daki Zirve’de el sıkıştı.

İlk önce Dışişleri Bakan Yardımcıları, ardından Dışişleri Bakanları düzeyinde süren ilişkiler yeniden devlet başkanlığı düzeyine çıkarıldı.

14 Şubat 2024’te ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahire’de Sisi’yi ziyaret edecek.

Bakalım son 10 yılda tarihlerinin en gergin süreçlerini yaşayan Türkiye ve Mısır ilişkileri bundan sonra nasıl seyredecek..

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.