Adnan Oktar Operasyonlarını Yapan Furkan Sezer Anlattı: İkram Edilen Çocuklar Var!

Dönemin Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Furkan Sezer, Adnan Oktar operasyonlarında görev almıştı. Bugüne kadar önemli açıklamalarda bulunan Sezer, son olarak Sözcü’den İpek Özbey’in sorularını yanıtladı. 

Geçtiğimiz aylarda Sözcü TV’ye konuk olan Sezer, 1999 yılında Adnan Oktar suç örgütüne düzenlenen ancak başarıya ulaşamayan operasyon sonrası 2017 yılında gelen bir CİMER ihbarını değerlendirerek yeniden operasyon yapma kararı aldıklarını belirtmişti.

Sezer, acılı baba Koçak’ın yaşadıklarını ‘Elvan Koçak’ın öyküsünün bir kısmına vakıftık ancak acılı bir babanın yaşadıklarını hisleriyle dinlemek size bambaşka şeyler düşündürüyor. Bu dosyada her bir müştekinin, her bir mağdurun ayrı bir trajik hikâyesi var.’ diyerek değerlendiriyor. 

Elvan Koçak gibi yüzlerce hatta binlerce aile var, örgüt evlatlarını ellerinden aldığı ile kalmıyor, üzerine türlü sindirme politikaları uyguluyor ve örgütün bu saldırılarının on yıllardır aynı olduğunu görüyoruz.

Örgütün hedefinin özellikle yaşı küçük kızlar olduğunu belirten Sezer, örgüte yaşı küçük kızların getirilmesinin bir ritüel olduğunu belirtiyor. Sezer, ‘Anne veya babalarını angaje ettiyse bu ebeveynler vasıtasıyla tabii ki daha kolay oluyor ancak ailelerin bilmediği ve örgütün kız getirme ekibi tarafından kandırılarak suistimal edilen çok sayıda kız çocuğu var.’ diyerek örgütün işleyiş şeklini anlatıyor. 

Öte yandan, örgütün en güçlü ekibinin hukuk ekibi olduğunu söyleyen Sezer, ‘Özellikle büyük şehirlerdeki adliyelerde sadece örgüt ile ilgili çalışma yapmak, istihbarat toplamak için mesai saatlerini adliyelerde geçiren çok sayıda avukat var.’ ifadelerine yer veriyor.

İpek Özbey, Sezer’e kız çocuklarının neden bu Suç Örgütü’ne gittiğini, o korkunç yaşamı seçtiğini soruyor. 

Furkan Sezer, tam da bu noktada ebeveynlerin ön plana çıktığını belirterek kız çocuklarının altın tepside örgüte sunulduğunu ekliyor.  

‘Örgüt size dokunmaya başladığı andan itibaren yavaş yavaş, yani sizi irite etmeden kanınızı ruhunuzu emmeye başlıyor. Narkoz verilmiş ve ameliyat masasında yatan bir hasta gibi, siz o ameliyat masasından kalkıyorsunuz belki ama o narkozun etkisi hiçbir zaman bitmiyor. ‘

Reşit olmayan, dolayısıyla neyin doğru, neyin yanlış olabileceğini tam olarak ayırt edebilecek bilgi ve tecrübede olmayan kızların, örgüt tarafından tutulmayı bir tutsaklık olarak görmediklerini belirten Sezer, anne babalar için ise aynı durumun geçerli olmadığını belirtiyor.

‘Örgüte anneleri tarafından sunulmuş, tırnak içinde söylüyorum birer ikram olarak görüyorum. Onlar da bunu tutsaklık olarak görmüyor, göremiyorlar. Ancak anne için aynı şeyi söyleyemeyiz. Anne-babalar çocuklarınıza ve çevresine çok dikkat edin ve onlar için endişelenin diye sürekli aileleri uyarmaya çalışıyorum. Bu uyuşturucu bağımlılığı gibi. Bir kere bunlara bulaştığınızda kurtulmanız çok zor.’

Örgütün etkili bir baş etme yöntemi bulduğunu söyleyen Sezer, evlatlarına sahip çıkmaya çalışan ebeveynlere yıllardır bu yöntemin uygulandığını söylüyor. Örgütün geliştirdiği yöntem ise şu şekilde işliyor;

Öncelikle anne babalara kurgu iddialar üzerinden davalar açılıyor. Ailenin sırları ifşa ediliyor. Anne babaların hala evlatlarını bırakmaması durumunda, örgüt kız çocuklarına cinsel istismar iftirası attırıyor. Yani, kendi çocuğunuz örgüt tarafından öyle bir hale getiriliyor ki, sizin kendisine cinsel istismarda bulunduğunuza inanmaya ve bunu tüm Türkiye’nin duyacağı şekilde beyan etmeye başlıyor.

İpek Özbey’in röportajının devamına buradan ulaşabilirsiniz.