28 Temmuz 2022’de Netflix’te yayınlanan ayrıca sekiz bölümden oluşan Zeytin Ağacı dizisi pek çok kişinin beğenisini toplarken bir yandan da kafalarda birçok soru işareti oluşturmayı başardı.
Dizinin özelinde yaşadıklarımızın kökeninde bizden önceki atalarımızın yaşadıklarının bizim hayatımız üzerinde etkilerinin mevzu bahis olabileceğini savunan aile dizimi anlayışı ön plana çıkartılıyor. Dizide birbirlerine çok yakın üç kadın arkadaşın hayatları ayrıca aile dizilimi uygulamasının hayatları üzerindeki etkileri anlatılıyor. Sevgi’nin kanserle mücadele ettiği sırada hastanedeyken bu uygulamadan haberdar olup Ayvalık’ta aile dizimi çalışmasını gerçekleştiren Vakit beyin yanına gitmeye karar vermesiyle arkadaşları Ada ayrıca Leyla da ona yoldaşlık yapıyor ayrıca olaylar birbirini takip ediyor.
Dizideki hatırda kalıcı cümlelerse anı yaşamanın önemini vurguluyor. – Sal gitsin.
– Why not coconut?
– Hayat kısa narlar çürüyor.
Birçok insan üzerinde merak uyandırıcı ayrıca etkileyici izler bırakan bu diziyle beraber gündeme gelen aile dizimi, acaba gerçekten işe yarıyor mu diye de bir tartışma konusu yarattı.
Peki nedir bu aile dizimi? İlk ne vakit dile getirildi? Aynı zamanda Hellinger Terapisi olarak bilinen, 90’lı yıllarda Almanya’da psikoterapist Bert Hellinger tarafınca ortaya çıkarılan bir psikoterapi yöntemi olan Aile Dizimi Terapisi, ailenin nesiller boyu, birbirine görünmez bir bağla bağlı olduğu anlayışına dayanır. Bu anlayış kişinin yaşadığı bir takım psikolojik rahatsızlıklara doğmuş olduğu kök ailede geçmişte yaşanmış sorunların sebep olduğunu savunur.
Tarihçesi şaman inançlarına bağlı olarak yaşayan Zulu’lara kadar dayanır. Zulu’ların ateş etrafında toplanarak yaptıkları törenlerde atalarının ruhlarını çağırarak sorunlarının çözümü için yardım almalarından esinlenerek öğrenen Bert Hellinger bunu bir yöntem haline getirmiştir.
Peki ne tür travmatik olaylar soyağacının zedelenmesine yol açar?
Hellinger’in ‘’Sevgi Düzenleri’’ (Ordnung der Liebe) kitabına göre bu travmatik olaylar cinayet, intihar etme, ani ölüm, aldatılma, isteksiz birliktelik, terk edilme, tecavüz, taciz, işkenceye maruz kalma, boşanma, evlilik dışı çocuk sahibi olma, düşük yapma, kürtaj, evlatlık verme veya verilme, doğuştan gelen zihinsel ayrıca bedensel rahatsızlıklardır.
Günümüzde hangi psikolojik sorunlar için aile dizimi terapisi kullanılır? Depresyon, kaygı bozukluğu, uyku düzensizliği, yeme bozukluğu, kadın-erkek ilişkilerindeki sorunlar, obsesif kompulsif bozukluk, fobiler.
Kanser, sinir ayrıca sindirim problemleri gibi bazı fiziksel rahatsızlıklarda da ek terapi olarak insanlar tarafınca denenmektedir. Bunun sebebi ise kişinin atalarının yaşamış olduğu kötü olayların etkilerinin psikolojik kaynaklı fiziksel rahatsızlıklar olarak görülmesidir.
Yaşadıklarımın sorumlusu atalarım olabilir mi?
Aile dizimi terapi anlayışına göre bireyin yaşamındaki bir takım problemlerin temelinde soyağacında yaşanmış kötü olayların tesirleri yatar. Bu anlayışın haricinde düşünecek olursak hayatımızda kötü giden her şeyin sorumlusu atalarımız olabilir mi? İnsan günlerini çalışmayarak geçirip maddi sıkıntılarının sebebi olarak atalarını ne kadar suçlayabilir? Hayatımızın sorumluluğunun bizim ellerimizde olduğunu, seçimlerimiz ayrıca eylemlerimizin hayatımıza yön veren belirleyici unsurlar olduğunu unutmamalıyız.
Aile dizimi terapisi nasıl yapılır? Bireysel veya grup seansı şeklinde yapılır. Grup terapisi yönteminde en az 10 kişi olması gerekir ayrıca bu kişiler seçilmesi durumunda aile dizimi yapılan kişinin akrabalarını temsil eder. Bireysel terapi yöntemindeyse terapist aile fertlerini temsil görevini sık sık yer değiştirerek yerine getirir.
Terapi sırasında amaç kişiyi etkisi altında bırakan olayı ortaya çıkarmak ayrıca aile fertleri arasında içsel barışı sağlamaktır.
Aile dizimi uygulamasına katılarak geleceğimi değiştirebilir miyim?
Aile içi ilişkilerde çözüme ulaşmamış konuların çözülmesine yardımcı olan bir psikoterapi yöntemi olarak sunulduğundan pek çok kişide olumlu etkileri görülmektedir fakat tıbbi bir tedavi vaat etmez. Uzman biri tarafınca yapılan bu uygulamaya katılmak sizde de olumlu etkilere yol açabilir ama geleceğinizin değişmesi size bağlıdır.
Hepimizin ortak derdi: İyi hissetmek
Herkesin bir derdi olduğu bugünlerde hepimizin iyi hissetmeye ihtiyacı var. İnsan kendi içindeki yaraları bulup iyileştirmeden fazla bir yol kat edemiyor. Önce kendini tanımakla başlıyor gerçek benlik yolu. İnsan kendini tanımazsa anlamsız bir hayat ayrıca kendini devamlı tekrar eden bir kısır döngüsü içinde bulabiliyor. Ama insanın başına gelen her şey için atalarını suçlaması ayrıca seçimlerinin sorumluluğunu almaması ne kadar gerçekçi?
Eski bir özdeyiş vardır, bilirsiniz ‘’Kendi kendinin doktoru olacaksın’’ diye. Sana neyin iyi geldiğini neyin dokunduğunu sen bilirsin. Nasıl ki alerjisi olan bir insan fıstık yemez, çünkü onu rahatsız edeceğini bilir. Hayatımızdaki bir çok şey buna benzer. Sevmediğimiz bir işi yapmak işkence gelir. Beraber mutlu olmadığımız insanlarla zaman geçirmek istemeyiz. Bazı durumlarda zorunluluklar bizi mecbur edebilir. Lakin bütün bunları değiştirebileceğini fark etsen yapmaz mısın?
Mesela sana iyi gelenler, sana kötü hissettirenler ayrıca sana iyi gelme ihtimali olanlar listeni yapabilir ayrıca yaşamını bu listelere göre yön verebilirsin. Eğer bu aile dizimi yönteminin sana iyi geleceğini düşünüyorsan bunu da deneyebilirsin.
Ama unutma ki eğer bir kurtarıcı bekliyorsan hayatında, bu kişi kendinden başkası değil ayrıca yeni projenin adı kendim projesi olmalı.
Bir de şikayet listeni yazıp, şikayetlerini çözümlemek için neler yapabilirsin ona odaklanmalı!
Sonuç olarak hepimiz ailemizin hem genetiksel hem de hayat tarzlarının, alışkanlıklarının, yetişme biçimlerinin izlerini taşırız. Mesela iki akdeniz anemisi (Talasemi) taşıyıcısı olan insanın evliliğinden doğacak her çocuğun %25 hastalıklı doğma, %50 taşıyıcı olma, %25 sağlıklı doğma ihtimali, ailece tutulan takımın çocuk tarafınca da tutulmayı tercih edilmesi, müzikle ilgilenen bir ailenin çocuklarının şarkıcı olma isteği gibi çok örnek vardır. Örnekler olumlu olduğu kadar olumsuz da olabilir. Olumsuzsa şayet bu izleri taşıyoruz diye kendimizi bu izlerin mahkumları şeklinde hayatımızı sürdürmemiz ne kadar doğru? Bir insan hiç bir şey yapmadan çabasız bir şekilde durmamalı. Hayat yolculuğunu keyifli hale getirmek için seçim-eylem ikilisini iyi değerlendirmeli.