Türkiye Susuzluk Eşiğinde: Şehirler Susuz Kalırsa Ne Olur?

Günlük hayatı etkileyen su krizinin gölgesinde, Bursa’nın altı günlük rezervinin tükenebileceği endişesiyle konunun boyutu genişliyor. Kentin su güvenliği tartışılırken, suyun yönetimindeki zorluklar ve geleceğe yönelik riskler öne çıkıyor.

Türkiye’de su kaynakları baskı altında; iklim değişikliği, kuraklık ve nüfus artışı gibi etkenler, barajlardaki su seviyelerini baskılıyor. Özellikle Ege ve İç Anadolu bölgelerinde su teminindeki kırılganlık dikkat çekiyor. İzmir’de durum ciddi; Tahtalı Barajı çok düşük seviyelerde ve Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı neredeyse kuruma yakın durumda.

Günlük yaklaşık 700 bin metreküp su tüketen şehirler, suyu tasarruflu kullanmazlarsa planlı kesintilere hazır olmalı. Halk arasında suyun değeri giderek daha iyi anlaşılıyor. Su azlığı tarımı da vuruyor; sulama yapılamayan alanlar ürün kaybına ve gıda fiyatlarında artışa yol açıyor. Yeraltı sularının aşırı kullanımı obruk oluşumunu hızlandırarak şehirler için dramatik görüntüler yaratabiliyor.

Musluktan su akmaması sadece susuzlukla sınırlı kalmıyor; hijyen sorunları ortaya çıkıyor, salgın riski artıyor ve marketlerde ürün fiyatları yükseliyor. Kısacası tek bir musluk, şehir yaşamını birçok yönüyle etkileyebiliyor.

Uzmanlar, krizi engellemek için bir dizi tedbir öneriyor: halkın su tasarrufu bilgisini güçlendirmek, yağmur suyu toplama sistemlerini yaygınlaştırmak, su verimliliği yüksek tarım tekniklerini desteklemek ve altyapıyı güçlendirmek. Barajlardaki su seviyeleri düşerken, bilim insanlarının uyarıları da sürüyor.

İTÜ’den Prof. Dr. Toros: “Suyumuz bittiğinde hem evde hem işte hem tarımda kullanılan su bize zarar verecek. Bu nedenle gerekli tedbirleri hemen almak gerekiyor. Temmuz sonu ve Ağustos’un yüksek sıcaklıkları, su yüzeyinden buharlaşmayı artıracak. Hem bireyler hem ekosistem için suya olan ihtiyaç artıyor. İstanbul’da şu anda kişi başı günlük su kullanımı 200 litreyi aşıyor; bunu düşürmek zorundayız ki barajlardan elde ettiğimiz su uzun vadede de yeterli olsun.”