Şükür Et!

Hepimizin yaşam amacıdır “mutluluk”. İstediğimiz evde oturmak , istediğimiz arabaya binmek, istediğimiz yerde tatile gidebilmek, alışveriş yapmak için çalışır didiniriz.
Bir zaman sonra zihinsel yorgunluk bedenimizi esir alır ve bir bakarız ki mutsuzluk yine hayatımızda hakimiyet kurmuştur. Bu kez çevreden duymaya çok alışık olduğumuz “daha ne istiyorsun” zerzenişleri başlar. Bir türlü ifade edemeyiz içimizdeki boşluğu. Adlandıramayız. Taaa ki görünenin arkasındakini görene dek.
Kendi içimizdeki “öz”e ulaşana dek…
Zihin herşeyi normalleştirme üzerine programlanmıştır. Çok istediğiniz o süper villa da oturmaya başlasanızda bu heyecan bir ay sonra yerini sıradanlığa bırakıp size icinde bulunduğunuz büyük evin eksilerini göstermeye başlayacaktır. Yani demem o ki; maddelere bağlı geçici mutluluklar her zaman bizi başladığımız o doyumsuzluk noktasına geri getirecektir.
Öz’den gelen mutlulukta belli bir süre yoktur oysa. O zaten her daim seninledir. Sabah gözünü açtığında sana bir gün daha fazladan verildiği için şükür etmeyi bilir. Her zaman sahip olduklarına odaklar seni. Mutlu olman için daha fazlasını gösterir. Çünkü odağında şükür ve minnet olanın hayatı bu duyguları çoğaltmak için düzenlenir.
Evren bumerang gibidir. Toprak misali ektiğini ne ise hayatında da onu yeşertir. Korku, kaygı,endişe zihni sürekli yoran, bedene zararı hızla yayılan bir mikrop gibidir. Bağışıklık için aldığın onca vitamini rağmen neden sağlıksız, yorgun ve bitkin hissettiğini merak ettiğin olmuştur. Çünkü zihin ve beden daima birlikte çalışır ve sen olumsuz düşündüğün sürece sağlıklı bir bedene sahip olman neredeyse imkansızdır. Mutluluğun öz de saklı olduğunu daima anımsa. Güne başlarken farkında ol sana sunulan bir gün ün daha ne kutsal bir hediye olduğunu.
Şükür et!
Et ki, varlığına ihtiyaç duyduğun şeyler her ne ise kapını çalsın. Et ki, yaşamın seni her an bir anne şefkati ile kucaklasın.
Şükür et ki, içinde kitli kalan tüm karanlık odalarının kapıları bir bir açılsın.