Jeffrey Sachs: Kuzey Akım 1 saldırılarını muhtemelen ABD yaptı

Columbia University Ekonomi Profesörü Jeffrey Sachs, Bloomberg’e yaptığı açıklamada ABD ayrıca muhtemelen Polonya’nın Kuzey Akım 1’deki sabotaj saldırılarını yaptığını düşündüğünü söyledi. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra Yeltsin döneminde Rusya’nın serbest piyasa kapitalizmine geçmesi kapsamında uzun yıllar danışmanlık da veren Sachs, yaptığı açıklamalar sebebiyle Bloomberg sunucuları tarafınca “Rusya’yı yeterince eleştirmemekle” de eleştirildi.

Sachs’ın dünyanın büyük bir kısmının bu savaşı istemediğini ancak Batı medyasında buna yer verilmediğini vurguladığı konuşması özetle şöyleydi: “Dünyanın büyük bir kısmı (nüfus olarak çok daha büyük bir kısmı) bu savaşı ABD ayrıca Rusya arasında bir vesayet savaşı olarak görüyor ayrıca nükleer savaşa gitmesinden endişe edilen bu savaşta taraf tutmuyor. Savaş 24 Şubat’ta başlamadı. Bu savaş 2014’te başlandı ayrıca dünya Batı’nın ödün vermesi gerektiği düşünüyor. Kuzey Akım 1 sabotajlarını muhtemelen ABD ayrıca belki de Polonya yaptı. Biliyorum Batı’da bunları söylememize izin yok ama Dışişleri Bakanımızın böyle bir altyapı saldırısı için ‘inanılmaz bir fırsat’ ifadelerini kullanması da ilginç.”

“Barışı savunduğum için eleştiriliyorum”

Kariyeri boyunca IMF, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşlarda kalkınma ekonomisti olarak da görevler üstlenen Sachs’ın ismi, ABD’li yayın kuruluşu The Atlantic’te önceki gün yayımlanan Rusya’nın güvenlik endişelerini meşrulaştıran bazı görüşlerinin sert şekilde eleştirildiği makalesinde de geçiyor. Sachs Bloomberg’deki demecinde bu konuya da değinerek “Barışı savunduğum için eleştiriliyorum” ifadelerini kullandı.

Sachs geçtiğimiz aralıkta NATO’nun Ukrayna’nın üyeliğini masadan kaldırmasını ayrıca Rusya’nın herhangi bir işgal yapmayacağını taahhüt etmesi gerektiğini önermişti. Sachs ve 3 Eylül’de kaleme aldığı “Batı’nın Rusya ayrıca Çin konusundaki yanlış lanse edilmesi” başlıklı yazısında da nükleer tehlikeye dikkat çekmiş ayrıca Batı medyasının ABD’nin ulusal güvenlik stratejileri doğrultusunda inşa edildiğini vurgulamıştı.