İklim Krizi İstanbul’un Bu İlçelerini Vuracak: Kıyamet Alarmı

İBB bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından yayımlanan Kent Gündemi Araştırmaları raporu, iklim krizi nedeniyle ilçelerin karşı karşıya oldukları tehlikeleri tek tek ele alıyor. Raporda, kente dair dikkat çekici veriler ve kaygı verici bulgular öne çıkıyor; iklim etkileri, kentsel ısı adası ve kuraklık gibi krizler toplumsal hayata nasıl yansıyor sorusuna odaklanıyor. Rapor, 2030’a kadar artan sel ve kuraklık riskinin kenti nasıl etkileyeceğini net bir şekilde ortaya koyuyor. İPA’nın tespitlerine göre kentleşme tercihleri, altyapı kararları ve iklim politikaları kentin kırılganlığını derinleştiriyor. Raporda ayrıca mevcut altyapının gelebilecek afetzedeler ve su temini konusunda nasıl bir bağımlılık doğurduğu vurgulanıyor.

İklim krizi İstanbul’da önemli ölçüde risk barındırıyor; özellikle su ve sıcaklık odaklı sorunlar belirginleşiyor. Rapor, kentteki farklı etkenleri bir araya getirerek, krizlerin toplumsal etkilerini ortaya koyuyor. Şehrin yüzey sıcaklığı 21–45 °C aralığında değişirken, gri yüzeyler bu ısıyı daha da yükseltiyor. Bu bağlamda özellikle Esenler, Bağcılar ve Güngören gibi ilçelerde sıcaklık etkisinin yoğunlaştığı belirtiliyor.

Somut veriler, 2030’a kadar bu bölgelerin risk seviyesinin artacağını işaret ediyor. Çocuklar, yaşlılar ve yoksulluk sınırındaki insanların bulunduğu alanlar ise en savunmasız gruplar olarak öne çıkıyor. Rapor ayrıca İstanbul’un su temininde mevcut kaynağın ve dağıtımın dengesinin sorgulandığını, baraj doluluk oranlarının %31’e gerilediğini ve Melen havzasına olan bağımlılığın arttığını gösteriyor. Bu durum, olası bir afette su krizi riskinin ciddi ölçüde yükseldiğini ifade ediyor.

• 2030’a kadar sel ve kuraklık riski taşıyan alanlar 2,5 kat artacak.
• İstanbul’un yüzey sıcaklıkları 21–45 °C arasında seyrediyor ve gri yüzeyler bu ısıyı artırıyor.
• Esenler, Bağcılar ve Güngören ilçeleri sıcaklık etkisi altında kalıyor.
• Çocuklar, yaşlılar ve yoksullar en yüksek risk altında bulunuyor.
• İstanbul’un su tüketimi sosyoekonomik eşitsizlikleri yansıtıyor.
• Baraj dolulukları %31’e kadar geriledi; Melen havzasına bağımlılık arttı.