Her Ağaç Bir Kimya Fabrikasıdır!

Geçtiğimiz senelerde ve şu son dönemlerde çıkan orman yangınları hepimizin yüreğini dağladı. Ben çocukluktan itibaren ağaç ve orman sevgisini babacığımla tattım. Kendisi orman mühendisiydi ve tatil günlerimizde bizi sık ormana götürürdü ve ailecek …

Her Ağaç Bir Kimya Fabrikasıdır!

Geçtiğimiz senelerde ve şu son dönemlerde çıkan orman yangınları hepimizin yüreğini dağladı. Ben çocukluktan itibaren ağaç ve orman sevgisini babacığımla tattım. Kendisi orman mühendisiydi ve tatil günlerimizde bizi sık ormana götürürdü ve ailecek ağaçların arasında gezer gölgesinde serinler, piknik yapardık. Ayrıca en sevdiğimiz etkinliklerimizden biri de ağaç dikmekti. Çocukluktan itibaren ve sonrasında kendi çabalarımla kaç dikili ağacım oldu sayısını ben bile bilmiyorum. Şimdi rahmetli babacığım olsa da ağaçların özelliklerini, türlerini tekrardan onun ağızından, onunla ormanda gezerken dinleme şansım olsa…

Yazımın başlığı babamın cümlesidir,

Her ağaç bir kimya fabrikasıdır!

Öncelikle orman yaşayan bir topluluktur. Yani bir orman her çeşit otu, çiçeği, türlü türlü kuşları, her biri farklı görevde böcekleri, hayvanları ve hatta mikro boyutta milyarlarca bakteriyi barındırır. Böyle geniş bir ekosistemde elbette sadece ağaçları konuşmak haksızlık olur ve orman sadece ağaç demek değildir lakin başlı başına bir ağaç için bile sayfalarca yazı yazılabileceğinden bu yazımda sadece ağaçların önemini, kendi içindeki yapılarını ve her bir yapının ehemmiyetini anlatmak istedim. Böylece hele de geniş çaplı orman yangınlarının nelere mal olduğunu bir nebze daha anlamamız kolaylaşır.

Bir ormandaki yüzbinlerce ağaçtan bir tanesinin kökleriyle başlayalım:

Ağaç köklerinin esasen iki önemli vazifesi vardır. İlki toprağın derinlerine sızarak ağacın ayakta durmasını sağlar. İkinci mühim vazifesi de ağacın belenmesine katkısıdır. Toprağın minerallerini ve suyunu emerek önce gövdeye ardından dallara ve en son yapraklara iletirler.

Ağacın ikinci kısmı gövdesidir. Küçük bitkilerde yeşil ve sulu, ağaçlarda ise kuru ve serttir. Gövdesinden kesilen ağaçların kesitine hiç dikkat ettiniz mi? İçinde iç içe geçmiş halkalar barındırır. Bilir misiniz bu halkaların her biri ağacın yaşını gösterir. Her bir halka bir seneyi ifade eder. Nereden mi biliyorum? Tabi yine çocukken babacığımdan öğrenmiştim.

Gelelim kimya fabrikası gibi çalışan asıl unsura!

Yapraklar:

Yazın ayrı renkte son baharda ayrı renklerdeki o güzelim sanat eserleri…

Eminim hepiniz hayatınızın bir döneminde yaprağı incelediniz hatta kitap arasında bekletip kuruttunuz. Hatırlarsak her yaprağın ortasından geçen ana bir damar vardır. Ve bu ana damara onun uzantıları olan birçok kollar bulunur. Aynı insanın ana ve kılcal damarları gibi. Bizim damarlarımızda nasıl ki besin ve oksijen gibi gazlar taşınıyorsa yapraklarda da buna benzer bir taşıma gerçekleşir. Yaprağın içinde ayrıca kloroplast denilen organeller vardır ki bunlar bir fabrika gibi çalışarak bizlere besin ve oksijen temin eder. Bu öyle bir fabrika ki durma ve aksama olmaksızın ve tam bir sessizlik içinde çalışıyor. Hammaddesini ise yine doğadan alıyor.

Fatih Sultan Mehmet zamanında boş yere ferman buyurmamıştı,

“Ormandan kim bir ağaç keserse, ben de onun boynunu keserim”

Ne de olsa bazı insanlar hayat boyu çevresine bir ağaç kadar fayda sağlayamıyor.

Yine Ulu önder Atatürk’ün bir ağaç dahi kesilmesin diye evini yürüttüğünü,

Ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kıyamet öncesinde bile olsa insanları ağaç dikmeye teşvik ettiğini biliyoruz.

Mesela bir metre karelik yaprak yüzeyinin saatte bir kg şeker ürettiğini ilk duyduğumda çok şaşırmıştım.

Bir meşe ağacının her gün yüz insana yetecek oksijeni ürettiğini öğrendiğimde ise şaşkınlığım ve hayretim iyice artmıştı.

Tabii hayret ve heyecanın büyüklüğü kaybındaki hüznün ve üzüntünün şiddetini de artırıyor. Sadece üzülmek de gideni geri getirmiyor.

Hülasa şu veya bu sebepten çıkan bunca orman yangınının, kül olan onca ağacın ardından bizler bireysel olarak ne yapabiliriz?

Devletin, bakanlıkların, politikaların üzerine düşen görevlere burada özellikle girmeyeceğim çünkü bunları hatırlatmak benim işim değil. Ben küçük çapta kendi dünyamda neler başarabilirim onu düşünüyorum ve düşündüm yıllarca.

Öncelikle yukarıda bahsettiğim gibi tek bir ağacın hatta tek bir canlının bile yaşamının ne denli önemli olduğu aklımızdan hiç çıkmamalı. Bu noktada ormanlarımızı temiz tutmalı ille de kırık camlara çok dikkat etmeliyiz. O her bir parçanın mercek görevi görerek orman yangınlarına sebep olduğunu unutmamalıyız.

Elbette sosyal sorumluluk projeleri kapsamında gerek topluca gerek bireysel olarak gücümüz nispetinde ağaç dikebiliriz ya da gönüllü kuruluşlara destek olabiliriz. Eminim hepimiz bu samimi niyetleri içimizde barındırıyoruz. Çünkü biz böyle bir neslin böyle bir ecdadın böyle bir medeniyetin torunlarıyız.

Yazımı özellikle uzun tutmuyorum. Mesele anlaşıldı zira.

Vakit birlik olarak yitirileni yenileme vakti!

Kaybettiğimiz her bir canlı için hepimizin tekrar başı sağ olsun.

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

ETİKETLER: Orman
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.