Gülşen’in Özrünü Kabul Ediyorum
Siz hiç babanız tarafınca cezalandırıldınız mı? Ben hiç cezalandırılmadım ama filmlerde, gazete haberlerinde, devamında sosyal medyada ayrıca …

Adana escort bayan Çukurova escort bayan Seyhan escort bayan Ankara escort bayan Mamak escort bayan Etimesgut escort bayan Polatlı escort bayan Pursaklar escort bayan Haymana escort bayan Çankaya escort bayan Keçiören escort bayan Sincan escort bayan Antalya escort bayan Kumluca escort bayan Konyaaltı escort bayan Manavgat escort bayan Muratpaşa escort bayan Kaş escort bayan Alanya escort bayan Kemer escort bayan Bursa escort bayan Eskişehir escort bayan Gaziantep escort bayan Şahinbey escort bayan Nizip escort bayan Şehitkamil escort bayan İstanbul escort bayan Merter escort bayan Nişantaşı escort bayan Şerifali escort bayan Maltepe escort bayan Sancaktepe escort bayan Eyüpsultan escort bayan Şişli escort bayan Kayaşehir escort bayan Büyükçekmece escort bayan Beşiktaş escort bayan Mecidiyeköy escort bayan Zeytinburnu escort bayan Sarıyer escort bayan Bayrampaşa escort bayan Fulya escort bayan Beyoğlu escort bayan Başakşehir escort bayan Tuzla escort bayan Beylikdüzü escort bayan Pendik escort bayan Bağcılar escort bayan Ümraniye escort bayan Üsküdar escort bayan Esenyurt escort bayan Küçükçekmece escort bayan Esenler escort bayan Güngören escort bayan Kurtköy escort bayan Bahçelievler escort bayan Sultanbeyli escort bayan Ataşehir escort bayan Kağıthane escort bayan Fatih escort bayan Çekmeköy escort bayan Çatalca escort bayan Bakırköy escort bayan Kadıköy escort bayan Avcılar escort bayan Beykoz escort bayan Kartal escort bayan İzmir escort bayan Balçova escort bayan Konak escort bayan Bayraklı escort bayan Buca escort bayan Çiğli escort bayan Gaziemir escort bayan Bergama escort bayan Karşıyaka escort bayan Urla escort bayan Bornova escort bayan Çeşme escort bayan Kayseri escort bayan Kocaeli escort bayan Gebze escort bayan İzmit escort bayan Malatya escort bayan Manisa escort bayan Mersin escort bayan Yenişehir escort bayan Mezitli escort bayan Erdemli escort bayan Silifke escort bayan Akdeniz escort bayan Anamur escort bayan Muğla escort bayan Bodrum escort bayan Milas escort bayan Dalaman escort bayan Marmaris escort bayan Fethiye escort bayan Datça escort bayan Samsun escort bayan Atakum escort bayan İlkadım escort bayan Adıyaman escort bayan Afyonkarahisar escort bayan Ağrı escort bayan Aksaray escort bayan Amasya escort bayan Ardahan escort bayan Artvin escort bayan Aydın escort bayan Balıkesir escort bayan Bartın escort bayan Batman escort bayan Bayburt escort bayan Bilecik escort bayan Bingöl escort bayan Bitlis escort bayan Bolu escort bayan Burdur escort bayan Çanakkale escort bayan Çankırı escort bayan Çorum escort bayan Denizli escort bayan Diyarbakır escort bayan Düzce escort bayan Edirne escort bayan Elazığ escort bayan Erzincan escort bayan Erzurum escort bayan Giresun escort bayan Gümüşhane escort bayan Hakkari escort bayan Hatay escort bayan Iğdır escort bayan Isparta escort bayan Kahramanmaraş escort bayan Karabük escort bayan Karaman escort bayan Kars escort bayan Kastamonu escort bayan Kırıkkale escort bayan Kırklareli escort bayan Kırşehir escort bayan Kilis escort bayan Konya escort bayan Kütahya escort bayan Mardin escort bayan Muş escort bayan Nevşehir escort bayan Niğde escort bayan Ordu escort bayan Osmaniye escort bayan Rize escort bayan Sakarya escort bayan Siirt escort bayan Sinop escort bayan Sivas escort bayan Şanlıurfa escort bayan Şırnak escort bayan Tekirdağ escort bayan Tokat escort bayan Trabzon escort bayan Tunceli escort bayan Uşak escort bayan Van escort bayan Yalova escort bayan Yozgat escort bayan Zonguldak escort bayan
Siz hiç babanız tarafınca cezalandırıldınız mı? Ben hiç cezalandırılmadım ama filmlerde, gazete haberlerinde, devamında sosyal medyada ayrıca internette bununla ilgili pek çok haber okudum.
Rahmetli Esin Teyzem şöyle derdi: “Eğilen başa kılıç vurulmaz.” Bunu ilk duyduğumda çok ama çok etkilenmiş devamında da bir özür karşısında ne yapmam gerektiği özelinde da kendime şiar edinmiştim.
Hiçbir zaman bir Gülşen dinleyicisi olmadım. Birçok şarkısını çok sevmekle birlikte, Gülşen benim sanatçım olmadı ama özellikle son zamanlarda çıplaklığı, dansı, giyimi kuşamı, LGBTİ desteği falan derken öyle bir karşıt cephe oluştu ki kendimi pek çok kez Gülşen’i savunurken buldum ki aslında savunduğum Gülşen’in şahsı da değildi, özgürlüktü. Ama öyle çepeçevre sarıldık ki özgürlüğün de sınırlarını tekrardan konuşmak zorunda kaldık. Üstelik o sınırları genişletmek değil, daha da küçültmekti dava. Oysa, özgürlükler mevzu bahis olduğunda verilen her taviz toprak kaybetmek gibi olacaktı. Bunu biliyorduk. Gülşen’i verip yerine padişahın kızını da alamayacağımıza göre… Elbette daha da asıldık özgürlük işine. Hoş asıldık da ne oldu, tek yapabildiğimiz tarafımızı seçmek… Zaten yıllardır yaptığımız da bir bu, tarafımızı seçmek.
Biri Bizlere Bir Hassasiyet Listesi Yazsın da Elimize Versin Madem

Evet, böyle bir şey çok kullanışlı olabilir çünkü her an yeni bir başlıkta başka birilerinin hassasiyetleri konumuz olabiliyor. İnsan nerede ne diyeceğini bilemiyor. Kolay değil ha. Ben bir düşündüm, ünlü biri olsaydım kim bilir kaç kez ayrıca kimler tarafınca linç edilirdim. Ağzına geleni, geldiği gibi söylemeden önce 3 kere düşünmek yetmez, düşünmeden önce bile bir düşünmen gerekebilir çünkü.
Gerçekten büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Herkes dayakçı babalar gibi. Kimse ne özürden anlıyor ne pişmanlıktan ne şakadan ne gaftan ne gafletten… Amasız ceza… Amasız şiddet… Amasız nefret… Amasız kin… Amasız intikam… Bu ne hal yahu… Delirdik mi?
Gülşen’in medya açıklaması, bir özrün içermesi gereken her şeyi içeriyor: kendini açıklama, özeleştiri, pişmanlık, niyet beyanı, yeni eylem… Eski defterleri açasım da hiç yok, o da bunu dedi, şu da şöyle dedi. İki gündür her yerde söyleniyor bunlar… Hepimizin bildiği gerçekler… Ben sadece, bu toplumun bir ferdi olarak, Gülşen’in özrünü kabul ediyorum. İmam Hatipli değilim ama sonuçta işlediği suçun tanımında toplumu ayrıştırmak da var, ne diyor açıklamada “halkı kin ayrıca düşmanlığa tahrik” ayrıca toplum, +1 varlığımla bir parça benim nihayetinde. Buna dayanarak işte, ben kabul ediyorum özrünü.
1. Uzun yıllardır birlikte çalıştığım çalışma arkadaşlarım ile iş ayrıca çalışma ortamında yapmış olduğum bir espri toplumu kutuplaştırmayı hedefleyen kimseler tarafınca öne çıkarılarak yayınlanmıştır.
– Bu açıklamada çok önemli bir yer var. Diyor ki “iş ayrıca çalışma ortamımda yapmış olduğum bir espri.” Çok haklı bir girdi, zira orası kamuya açık olsa da aslında izole bir ortam aynı zamanda. Kendi dinleyenleri ayrıca kendi sahnesi. O sözler ne bir kurumsal açıklama ne bir makama ait ne de ulusa sesleniş… Buradan bakınca bana makul geldi.
2. “Sözlerimin ülkemizdeki kutuplaştırmayı hedefleyen kötü niyetli kimselere malzeme vermiş olmasından dolayı üzgünüm. İnandığım özgürlüğü savunurken, eleştirdiğim radikal uca kendimin savrulduğunu görüyorum.”
– Burayı çok sevdim. Özlemini duyduğumuz bir özeleştiri var. Üstelik karşı cenahtan lafını esirgemeyerek duruşunu da sabitliyor, gayet samimi ayrıca sahici. Ayrıca diyor ki “özgürlüğü savunurken, eleştirdiğim radikal uca kendimin savrulduğunu gördüm.” Ah hepimiz kendi faşist söylemlerimizi böyle fark etsek… Laf arasında ağzımızdan çıkanlarla, gündelik olarak sağa sola burun kıvırmalarımızla böyle yüzleşsek; ülkede ne ayrımcılık kalır ne kutuplaşma. Dolayısıyla bu ikinci özeleştiri parçasını da çok değerli buluyorum.
3. “Videodaki söylemimden rahatsızlık duyan ayrıca incinen herkesten özür diliyorum. Daha başka bir dil bulmalıydım; bulacağım.’
– Özür ayrıca yeni eylem. Burayı umarım hepimiz yapabiliriz de bugün gelinen noktanın tek sorumlusu Gülşen’miş gibi değişimi sadece ondan beklemeyiz.
Özet
Şiddetsiz, uzlaşmacı, kapsayıcı, barışçıl, kabulcü, saygılı ayrıca gerçekten özgürlükçü bir dili hep birlikte tekrardan kurabiliriz. Birbirimize karşı olduğumuzda, birbirimizden gerçekten nefret ettiğimizde kinden, intikamdan, dayakçı baba reflekslerinden uzakta anlayışın, birlikte dönüşümün, birbirimizi şefkatle yeni bir şeye dönüştürmenin bir yolunu anbean, günbegün tekrardan bulmalıyız. Sabırla uğraşmalıyız birbirimizle… Kalemi tutmayı, o A harfini yazmayı, ipliği boncuktan geçirmeyi birbirimize öğretmeliyiz. Birbirimizi burada da büyütmeye gönüllü olmalıyız.
Yoksa o cenah senin bu cenah benim, her gün ona buna karşı çıka çıka, dövüşe yarışa geçen günlerde, biz birimizle uğraşırken atı alan Üsküdar’ı geçecek.
Kutuplaşmaya ayrıca ayrışmaya karşı bir milli mücadele başlatsak, sen, ilk ne yapardın? Onu şimdi yapabilir misin? Yapabilsen ne olurdu?