Sponsorlu

 


Teknoloji Haberleri 

Depremin Ardından Her Şeyi Bırakıp Yardıma Koşan İnsanların Tanık Olduğu Şeyleri Öğrenince Yutkunamayacaksınız

6 Şubat Kahramanmaraş depreminin üstünden tam 1 yıl geçti. Yakınlarını ve eski güzel günlerini kaybetmiş insanlar bölgede ayakta kalmaya çalışıyor. Deprem haberini alır almaz yardıma koşanların anlattıkları ise insanın boğazını düğümlüyor. O kara …

Depremin Ardından Her Şeyi Bırakıp Yardıma Koşan İnsanların Tanık Olduğu Şeyleri Öğrenince Yutkunamayacaksınız

6 Şubat Kahramanmaraş depreminin üstünden tam 1 yıl geçti. Yakınlarını ve eski güzel günlerini kaybetmiş insanlar bölgede ayakta kalmaya çalışıyor. Deprem haberini alır almaz yardıma koşanların anlattıkları ise insanın boğazını düğümlüyor.

O kara günün üstünden tam 1 yıl geçti ama acısı hiçbir şekilde geçmiş değil. Kahramanmaraş depreminin ardından her şeyi bırakıp bölgeye yardıma giden insanlara akıllarında kalan o anları sordum. İnsan bunları dinlerken yutkunmaktan utanıyor.

“Her şey üst üste yığılmış tepelerden oluşuyordu”

‘Distopik bir film seti gibiydi. Hava -20’lerde, korkunç bir soğuk vardı. Depremin hemen ardından bölgeye gittiğimizde ilk fark ettiğim şey koordinasyonsuzluk oldu. Tepeler hatırlıyorum: donmuş ekmek tepesi, giysi-ayakkabı tepesi, topkek tepesi, donmuş su tepesi… Sokaklarda öylece yığılmış bir sürü yardım vardı ama ihtiyacı olan insanlara ulaşması çok sıkıntılıydı.

Depreme yakalanıp evsiz kalan ya da evine giremeyen insanlar, okulda kartonların üzerinde yatıyordu. Onlar yatarkeb üzerlerinden atlayarak geçmek gerekiyordu. Tuvalet diye bir şey kalmamıştı, herkes ortalığa yapıyordu çaresizlikten. 

Yol boyu tırlar hatırlıyorum, kilometrelerce tır konvoyları İlaç gelmiş haberi yayılınca insanlar gelmişlerdi. Yaşlı bir teyze olayın şokunu yaşadığı için gelip bizden kolajen istemişti. 

Herkesin ayakları çıplaktı o soğukta, çoğunda terlik bile yoktu. Her yerde yıkılmış binalar, başında umutla bekleyen insanlar vardı. Koordinasyon krizi sebebiyle köylere hemen ulaşılamadı bile.

Yeni yapılmış ama ağır hasarlı bir sürü bina vardı. Hatta bir site vardı, daha içinde oturum başlamamış ama ağır hasarlı olduğunu gözle görebiliyordunuz.’

(Derya, Ankara’dan Elbistan’a gitti)

“Artık Antakya diye bir yer yok”

‘İstanbul’dan uçakla Adana oradan da karayolu ile Antakya’ya ulaştım. Beni ilk etkileyen şey havanın toz bulutu içerisinde olmasıydı. Neredeyse sağlam bina kalmamıştı. Her taraf moloz yığınları, binaların altında kaldığı için hasarlanmış arabalarla doluydu. Tırımızın bulunduğu bölge konteyner kentler bölgesiydi. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden yardımlarla kurulmuş konteyner kentler mevcuttu. Ben vardığımda tırımız diğer konteyner kente hareket etmek üzereydi. Yerleştiğimiz yer yine hasarlı binalar arasına kurulmuş bir konteyner kentti. Kendi çamaşırhanesi, tuvalet ve banyosu mevcuttu. Ama yemek küçük bir ticari araçla getirilip dağıtılıyordu. Kentte kalanlar halkın gidecek başka yeri olmayan kesimiydi. Biz elimizden geldiğince çocukları eğlendirmeye, kafa olarak bulundukları ortamdan çıkartmaya çalışıyorduk. Dönüş yoluna geçerken en azından kent merkezinden bir tur atarak dönmek istedim. Ama sadece saat kulesinin oraya kadar gidip dönmek zorunda kaldım. Çünkü yol kenarları her an yıkılabilecek hasarlı bina doluydu. Beni en çok etkileyen artık neredeyse Antakya diye bir yerin kalmamış olması ve bunun yanında kalan halkın bir şekilde hayata tutunmaya çalışmasıydı.’

(Serkan, İstanbul’dan Antakya’ya gitti)

“Boşta duran çadırı alıp erzak istasyonu yaptım”

“Enkazdan çıkan eşini ve çocuklarını görünce ‘Beni neden çıkarttınız?’ diye ağlamaya başladı”

‘Bir binanın enkazına yardıma gittik. Kimisi canlı kimisi cansız tüm bina sakinlerini çıkarttık ama sadece bir aile kalmıştı. Ailenin babası kenarda beklerken iki çocuğunu ve eşini birbirlerine sarılmış halde cansız olarak çıkarttık. Adam onları görünce ‘Beni neden çıkarttınız?’ diyerek ağlamaya başladı’

(Ahmet)

“Enkaz altından ‘kavanozlar kırılmıştır, elinizi kesmesin’ diye seslendi”

6 şubat pazartesi sabahı haberi alır almaz bölgeye giden Umut, ekiple birlikte yüzlerce insanı enkaz altından çıkartmış. Kendi imkanlarıyla kar buz demeden Kayseri’ye gidip jeneratör alıp gelmişliği de var.

4 kişilik aileyi enkaz altından çıkartırken yaşadığı o anı da şöyle anlatıyor: 

‘Hatice Abla aşağıdan bizi düşünüyor, kavanozlar kırılmıştır elinizi kesmesin dedi, ağlamamak için zor tuttum kendimi. 

Hatice Ablanın bir ayağı kırık, dolap üstüne düşmüş, ama morali yerinde, ailesini uyutmuyor konuşuyor sürekli ağlayan bebeği teskin ediyor, bize laf yetiştiriyor, mandalina istedi bizden’

(Umut, İstanbul’dan Kahramanmaraş’a gitti)

Enkazdan çıkan deprem tatbikatı resmi

Umut bu resmi bir enkazdan çıkartmış ama Zehra’nın akıbetini bilmediğini söylüyor. Umarız hayattadır Zehra…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

tiktok izlenme hilesi - deneme bonusu - deneme bonusu - deneme bonusu - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu - Instagram takipçi satın al - finans platformu - güncel haberler - girişimci olmak dini sohbet sohbet islami sohbet muzik indir deneme bonusu deneme bonusu veren siteler van escort deneme bonusu